28 Haziran 2015 Pazar

Kalbim Sende Kaldı- Judith Mcnaught

Judith McNaught çok sevdiğim bir yazar ve aşk romanı okumak istediğimde ilk aklıma gelen yazar. Ben onun hep tarihi aşk romanlarını okumuştum ama kendisi az da olsa günümüzde geçen aşk romanları da yazmış. Kalbim Sende Kaldı yazarın ilk romanlarından biri ve günümüzde geçiyor -yani 1984 yılında:)

Kahramanımız Lauren müzik bölümünde yüksek lisans yapmış baaşrılı bir piyanisttir. Ancak babasının rahatsızlığından dolayı acilen paraya ihtiyacı vardır ve müzik ona para getirmemektedir. Böylece babasının araya girmesiyle uzaktan akrabası olan zengin iş adamı Philip Withworth ile görüşmeye gider. Philip ona rakip firma Sinco'da işe girerek, kendi bilgilerini sızdıran köstebeği bulması karşılığında bol miktarda para ve rahat bir yaşam teklif eder. Bu teklif Lauren'ın aklına yatmaz ama tesadüfen tanıştığı yakışıklı Nick'in de orada çalıştığını öğrenince Sinco'da sekreter olarak işe girer. Nick ile aniden ateşli bir ilişkinin içinde bulur kendini. Ancak o tahmin sandığı kişi değildir, o Sinco'nun sahibi iş adamı Nick Sinclair'dir. Nick'in yüksek egosu ve Lauren'ın sırları birleşince olaylar içinden çıkılmaz bir hal alır.

Hayalimde Nick Sinclair:) (Supermen dizisinin yıldızı Tom Welling)

Yazar ilk romanı tarihi konulu İçinde Aşk Saklı'yı pazaralama konusunda sıkıntı çekince, o kitabı bir kenara koyup günümüzde geçen bir iki roman yazmış. İşte bu da onlardan ikincisi. Orijinal adı Çifte Standartlar'mış ancak ben konuyla pek de bağdaştıramadım. Fena bir kitap değildi, sayfaları hızla çevirip Nick Sinclair ile Lauren'in aşkını heyecanla okudum. Ama tabi ki favorim yazarın tarihi aşk romanları. Onların yanında biraz yüzeysel kaldı bu kitap. Yazarın tarihi aşk romanlarına devam..:)Keyifli okumalar:)

22 Haziran 2015 Pazartesi

Çekişimiz Sonuçlandı:)

Merhaba, Yaz Çekilişi'miz sonuçlandı. Talihlimize mail attım, eğer ondan cevap alamazsam çekiliş tekrarlanacak.:)
Resim: http://static1.squarespace.com/static/5176fdb5e4b083b631f31303/t/529f9883e4b0d8a34325bd13/1386190991178/gift-gif3.gif

20 Haziran 2015 Cumartesi

Bir Genç Kız Yetişiyor - Betty Smith

Geçenlerde "En İyi NewYork Kitapları" yani NewYork'u en iyi anlatan kitaplar listesinde bu kitabın ismini gördüm. Her sahafta mutlaka görebileceğiniz bu kitap o kadar yaygın ki, ben de bir sahaftan 2 veya 3 TL'ye almıştım. Kapağına bakınca hep kitabın bir genç kızın romantik aşkını anlattığını sanırdım, meğer öyle değilmiş. Kitap 1916 yılı civarında Brooklyn'de geçiyor. Amerikan yerlisinin pek az olduğu, Avrupa'dan sürekli göçlerin olduğu zamanlar. Nolan ailesi İrlanda'dan yoksulluktan kaçmak için, Rommely ailesi de Avusturya'dan babalarının askere gitmemesi için Amerika'ya göç etmiş. Ama Brooklyn'de de fakirlik diz boyu. Katie Rommely ve John Nolan bir şekilde birbirlerini sever ve evlenirler. Çocukları olur, kızları Francie ve 1 yaş küçük erkek kardeşi Neeley. Romanın esas kahramanı Francie'dir. O hep yazar olmak isteyen duyarlı bir kızdır. Bir taraftan ailesiyle birlikte yoksullukla mücadele etmeye çalışır, bir taraftan da okuma isteği ile sürekli yazar. Gerçekten hoş bir roman, biraz Polyanna, biraz Kızıl Saçlı Anne karışımı bir tat aldım ben bu kitaptan. Orta okulda okuyan kızların çok seveceği, duygu dolu bir roman. Dönemin yaşam tarzını da gayet iyi anlatmış. Özellikle kitabın baş kısımlarında ortama, o zamanların yaşamına, alışkanlıklarına bol bol yer vermiş. Devamında da Franice'nin hayat mücadelesi herkese ilham verecek cinsten. Keyifli okumalar.


Resim 2:http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/5/55/Betty_Smith.jpg

15 Haziran 2015 Pazartesi

Yaz Çekilişi

Yine bir çekilişle merhaba!:) Yaz mevsimine girdik, güzel bir tatilin ilk şartı sizin içinde kitap keyfi ise çekilişime beklerim. Romantizmin en sevdiğim yazarı Judith McNaught'tan Sen Gelmeden Önce ve çok sevilen yazarımız Hakan Günday'dan Az isimli iki güzel kitabın yanısıra küçük bir kırtasiye paketi kazanan katılımcımıza gidecek. Bu çekilişi beni e-posta ile takip eden okurlarım için yapmak istedim. Halihazırdaki e-posta takipçileri otomatikman çekilişe katılmış oluyorlar. Eğer beni henüz e-posta ile takip etmiyorsanız hemen sayfanın sağındaki "yazılarım e-postanıza gelsin" yazan yere e-posta adresinizi yazarak ve sonrasında e-postanıza gelen aktivasyon linkini tıklayarak işlemi tamamlayabilirsiniz. Kazanan 22 Haziran günü açıklanacak. Herkese iyi şanslar:)

8 Haziran 2015 Pazartesi

Sevgili Arsız Ölüm - Latife Tekin

İsmini çok duymuş olsam da bir türlü okumadığım bir kitaptı Sevgili Arsız Ölüm. Sonunda bir sahaftan aldım kitabı. Benim okuduğum Adam Yayınevi'nin 1984 5.baskısı (birinci baskısı 1983 'te yapılmış).
Wikipedia'da yazar hakkında verilen bilgi kısaca şöyle:


"1957'de Kayseri'nin Bünyan ilçesine bağlı Karacahevenk köyünde doğdu. 1966'da 9 yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi. Ortaöğrenimini Beşiktaş Kız Lisesi'nde tamamladı. İstanbul Telefon Başmüdürlüğü'nde kısa bir süre çalıştı. İlk kitabı "Sevgili Arsız Ölüm" 1983'te yayınlandı. Anadolu'daki köy yaşamı ve insanlarını masalımsı bir atmosferde ve "Yüzyıllık Yalnızlık" (Gabriel Garcia Marquez) tadında anlattığı bu ilk romanıyla büyük ün kazandı. Büyülü gerçekçilik akımına da yakıştırılan bu romanının ardından peş peşe diğer romanları geldi. Eserleri İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Farsça ve Hollandacaya çevrildi. Değişik üslubu ve yaklaşımıyla kuşağındaki edebiyatçıların önde gelen isimlerinden biri oldu."

Kitabın arkasında da yazar kendi ağzından hayatını anlatmış. Bu anlatımdan anlıyoruz ki Sevgili Arsız Ölüm'de çoğunlukla kendi yaşadıklarını anlatmış, özellikle Dirmit karakterini de kendisiyle özdeşleştirmiş.

Kitabın konusuna bakacak olursak Huvat, Alacüvek köyünde yaşayan girişimci bir gençtir. Burada başka bir köyden gelmiş olan Atiye ile evlenir. Önce kızları Nuğber dünyaya gelir, sonra Halit, ardından Seyit, sonra kızları Dirmit (ki köyün hocası tarafından 'eğer vücunda bir sakatlık olmazsa başına gelmedik kalmayacak' diye işaretlenmiştir) ve son olarak küçük oğulları Mahmut doğar. Yıllar içinde bir çok olaylar yaşarlar, Halit evlenir, aile genişler. Sonra köyde geçim zorlaşınca ailecek şehre giderler. En çok Atiye ve Dirmit ön planda gibi geldi bana. Atiye yuvayı yapan dişi kuş misali evi bir arada tutan herkesin derdine koşan kişidir. Bu kadar kalabalık içinde zaten sürekli birinin derdi peşinde koşulur, kah Halit karısından soğur, kah Huvat işsiz kalır, kah Dirmit şiire tutulur, hepsini düze çıkarmak Atiye'ye düşer. Eh Atiye bu kadar dert peşinde koştuktan sonra kalbi yorulur, Azrail de sık sık onu yoklamaya gelir. Ama Atiye hep onu sonra gelmesi için kandırır. O nedenle kitabın adı "Sevgili Arsız Ölüm". Zaten kitap da Atiye'nin ölümüyle bitiyor.

Özellikle Dirmit'in sıra dışı hayal gücü nedeniyle ben okurken kitabı Büyülü Gerçekçilik akımına yakın buldum. Acı Çikolata romanına benzettim hatta. İki romanda da aile fertleri arasındaki sıcak ilişkiler romanı güzelleştiriyordu. Bu kitabın yazım tarzı ise bambaşka, daha önce okuduğum hiç bir kitaban benzemiyor. Bir örnek vereyim ;

"Atiye bir kış Dirmit'i dışarı salmadı. Dirmit, "Köpek karı yağdı anne, kar dişlendi kız, saçaklar buzlandı, ne olur az gönder!" diye yalvardı. O yalvardıkça Atiye tandır odasından ambar odasına, ambar odasından sekiye, sekiden tahtalıya dolandı. Dirmit bir yanda ağladıysa o bir yanda ağladı. Ne çare ki Cinci Memet'in "Bu çocuk eksik doğmazsa başına gelmedik kalmayacak!" demesini, bir de "Bu dediğimi iyi belleyin ha!" diyerek hamur tahtasına attığı çentiği aklından çıkaramadı. Çıkaramadığı gibi, Dirmit'in başına bir iş gelmesinden korkup onu eve kapadığı yetmiyormuş gibi, bir yandan da evin içinde kızını keşiflemeye başladı..." (sf.28)

Kitaba başladığımda ilk kısımları özet halinde vermek için böyle yazıldığını düşündüm, sonra baktım bütün kitap böyle devam ediyor. Önceleri dile alışmakta zorlandım, yöreye ait farklı kelimeler de oldukça fazlaydı. Ama kitabın diline alıştıktan sonra (çok kısa bir sürede) çok hoşuma gitti. Özellikle Dirmit'in hayalgücü sayesinde yaşadıkları örneğin tulumba veya kuşkuşotu ile yaptığı konuşmalar çok hoştu. 218 sayfalık bu kitabı okumanızı tavsiye ederim, dediğim gibi son derece özgün bir kitap ve kesinlikle pişman olmayacaksınız. Keyifli okumalar:)

Resim 1:http://www.arkakapak.com/genel/turkcenin-yarina-kalacak-buyulu-mirasi-latife-tekin-romanlari/

4 Haziran 2015 Perşembe

Ben Küçükken Mimi

Sevgili arkadaşım Deep
beni mimlemiş, “ben küçükken”.
Ben küçükken yazları anneannemde geçirmeye bayılırdım.
En çok kendi başıma resim yaparak zaman geçirirdim, elbise tasarımları yapmayı çok severdim.
Pazar akşamları ailecek “Bizimkiler” dizisini izlemek, sonra da ertesi gün okul servisinde diziden bahsetmek vazgeçilmezdi.
Kıvırcık saçlarım küçükken hep kısa kestirildiği için zaman zaman beni erkek zannederlerdi:)
İlk okuduğum kitap dizisi Küçük Vampir serisiydi, yine bulsam okumak isterim.
Küçükken annem, anneannem, ben üçümüzün bir arada beş çayı yapması gibisi yoktu:)
Cuma geceleri ailecek korku filmi izlemeyi çok severdim, yarısında uyuya kalsam da:)

Bu mimi yapmak isteyen arkadaşlarım, mimlendiniz!:)

Resim: https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/236x/9f/3c/45/9f3c45953f144e0f2998f575650377bd.jpg

1 Haziran 2015 Pazartesi

Beni Asla Bırakma - Kazuo Ishiguro

1954 doğumlu yazarımız aslen Japon olmasına rağmen 5 yaşında taşındığı İngiltere'de büyümüş ve aslında Japon kültürüne de biraz uzak kalmış. Kent Üniversitesi'nde İngilizce ve Felsefe eğitimi almış. Malcolm Bradbury'den Yaratıcı Yazarlık eğitimi almış. Daha sonra akıl hocası Angela Carter ile tanışmış (ki kendisinin Oyuncakçı Dükkanı isimli kitabını okumuştum). Yazarımız hemen hemen her yazdığı kitapla ya ödül almış ya da ödüllere aday gösterilmiş. Beni Asla Bırakma da Time Dergisi tarafından İngilizce Yazılmış En İyi 100 Roman arasında gösterilmiş.

Kitap tür olarak Bilim-Kurgu olarak anılıyor genellikle ama ben bu sınıflandırmaya katılmıyorum, sırf şu anki gerçekliği uymuyor diye bir kitabı bilim-kurgu olarak adlandırmayı doğru bulmuyorum. Bilim-kurgu dediğimiz şeyin içinde "bilimin" hatırı sayılır bir yeri olmalı. Bu romandaysa bildiğimiz şey organlarını kullanmak üzere insanların klonlandığı, ama romanın geri kalanında bilime dair bir şey yok, son derece dram ağırlıklı bir kitap.

Gelelim konumuza, 1990 İngiltere'sinde bir grup öğrenci Hailsham isimli okulda eğitim görmektedirler. Bebeklikten itibaren kendilerine güne gelince "bağış yapmaya hazır olmaları" gerektiği öğretilmiştir ama konunun ayrıntıları çok da bilinmez. Bu çocuklar klondurlar ve dünyaya geliş amaçları sadece organlarının bağışlanmasıdır. Ama Hailsham öyle güzel bir yerdir ve onlar öyle iyi eğitim alırlar ki bu gerçeği kabullenmeleri hiç de kolay değildir. Özellikle okulda sanata ve yaratıcılığa büyük önem verilir. Kathy, Ruth ve Tommy de çok yakın üç arkadaştır. Kitap 3 bölümden oluşuyor. İlk bölümde bu üç arkadaşın Hailsham'daki hayatlarını ve arkadaşlıklarını okuyoruz. İkinci bölümde Hailsham'dan mezun olup geleceklerine dair hazırlıklarını yapacakları, gerekli eğitimlerini alacakları Kulübeler'e geçişleri ve ardından Bağışçı veya Bakıcı (Refakatçi)olacakları yeni hayatlarını okuyoruz. Tabi burada bir de bir aşk üçgeni durumu var. Ruth Tommy ile Hailsahm da çıkmaya başlar ve ikisi de bağışçı olunca ilişkileri mecburen son bulur. Kathy ve Tommy de hep çok iyi anlaşmışlar ve birbirlerinden de hoşlanmışlardır, ancak hiç ilişki yaşayacak bir fırsat bulamamışlardır, bunun en büyük sebebi ise Ruth'un Tommy'e çok düşkün olmadığı halde kıskançlıkla onlara izin vermemesi olmuştur. Kitabın son kısmında ise Kathy ve Tommy kendileri için bir umut ışığı yakalamak üzere yola çıkarlar ancak bunun yerine Hailsham ile ilgili sırları bulurlar.

Kitap gerçekten ilginç ama yukarıda da dediğim gibi asıl konu daha çok Kathy, Ruth ve Tommy'nin ilişkisi üzerine. Ben açıkçası Tommy karakterini biraz yüzeysel buldum. Çoğunlukla karakterler ve ilişkileri oldukça gerçekçiydi ama belki daha yoğun bir aşk anlatılsaydı kitabı daha ilgi çekici bulabilirdim. İngilizce Yazılmış En İyi 100 Kitap arasında yer alması ise bana göre biraz abartılı:) Yine de sizi hayalkırıklığına uğratmayacak bir kitap. Bu arada kitabın Carrie Mulligan ile Keira Knightley'in oynadığı, imdb puanı 7,2 olan 2010 yapımı bir de filmi var. Güzel bir film olmakla beraber kitabı okuduktan sonra diyabilirim ki film benim hayallerime pek uymadı. Keyifli okumalar:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...