5 Haziran 2012 Salı

Yabancı - Albert Camus


Albert Camus'un 1942 yılındaz yazdığı "absürd" felsefi akımına öncülük etmiş kitabı Yabancı'dan bahsedeceğim size bugün. Aslında 100 küsur sayfalık bu kitabı okuyalı bir süre oluyor ama nedense bir türlü kitaptan bahsetmek içimden gelmedi.

Yazarın daha önce "Veba" isimli kitabını okumuştum, gerçekten çok etkileyici bir kitaptı, hatta o kadar ürkütmüştü ki beni sonuna kadar okuyamamıştım. Yabancı'ya gelirsek, çok önemli bir eser olduğunu ve yazarının bu romanından dolayı Nobel Ödülü kazandığını biliyorum ancak aşağıda alıntıladığım yazıları okuyana kadar roman benim için pek bir anlam ifade etmedi açıkçası. Konusu kısaca, Mersault isimli Fransız bir memurun Cezayir'de annesinin ölümüyle başlayan hikayesi, neredeyse tesadüfen bir Arab'ı öldürmesiyle devam eder. Merault'un hayata karşı kayıtsızlığı, evlenmek, yaşamak vs. gibi istisnasız herşey için bir şeyi "yapmak" ve "yapmamak" arasında hiç bir fark olmayışı, dolayısıyla duygusuzluk, herşeye karşı yabancılaşma kitabın ana konusudur.

Wikipedia'da Yabancı Romanı hakkında şöyle denmiş;

"Yine kahramanına söylettiği "Herkes bilir ki, hayat yaşamak zahmetine değmeyen bir şeydir, aslında 30 ya da 70 yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değildim, çünkü her iki halde de gayet tabii olarak başka erkekler ve kadınlar yine yaşayacaklar ve bu binlerce yıl devam edecektir (...) İnsan madem ki ölecektir, bunun nasıl ve nezaman olacağının önemi yoktur’ sözleri, çağdaş nihilizmin "saçma" kavramı altında irdelenmesidir.....

Özetle söylenmesi gerekirse, dünya boş ve manasız, her şey, insan, hayat, toplum saçmadır. Evrensel bir saçmalıktır bu. Bunu düşünmek çok yorucu, hayattan bezdiricidir. Yaşamın tekdüzeliği altında, makineleşmiş bir dünyada makineleşmiş insan, ölümü bile rahatlıkla kabul eder. Hayat yaşamaya değmez. Yabancı’yı okurken, bütün olağan dışılığına rağmen öykünün doğallığı, kahramanın ölümü kabullenişindeki doğallık bizi rahatsız eder, dünyanın saçmalığı vurgusunu kuvvetlendirir. Mersault’un yaşama sıkıntısına paralel bir sıkıntı okuyucuda da uyanır. Bütün kişilerin yaşamları ve eylemleri de boş ve anlamsız gelir size."


Bazı görüşlere göre kitap aslında anlamsızlığın olmadığını gösterir romanında. Bence kısa, yazım dilinin sadeliği açısından kolay okunan ancak kolay anlaşılmayan bir kitap. Doğrusunu söylemek gerekirse bende fazla bir duygu oluşturmadı, başta da dediğim gibi kitapla ilgili yazılanları okuduktan sonra daha anlaşılır oldu. Ancak çok temel ve önemli bir eser olduğu için okumanızı tavisye ederim, keyifli okumalar:)

11 yorum:

  1. Erencim bende bunu alınacaklar listeme eklemiştim ama daha heyecanlı olduğunu tahmin ettiğim başka kitaplar aldım, nedense elim bir türlü buna gitmemişti:)) Ama yorumundan anladığım kadarıyla almamakla pek bişey kaybetmemişim anlaşılan? En iyisi acele etmeyeyim almak için:))

    Sevgilerle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tullycim, şunu söyleyebilirim ki romanın felsefi temeli hakkında önceden birşeyler okumuş olmak romanı daha anlaşılır yapacaktır, diğer türlü -en azından benim için- roman havada kalıyor:) Yorumun için teşekkür ederim, sevgiler:)

      Sil
  2. Ben bu kitabı severim. Yukarıda kitabın hayatın anlamsızlığına (veya anlamlılığına) ilişkin mesajlarını güzel özetlemişsin. Bir de kitabın yabancılaşma boyutu var, bunun kadar önemli olan.

    Kahraman Cezayir'de yaşayan bir Fransız, yani oranın yerlisi değil ama hep orada yaşamış. Ne kadar öyle görünmese de yaşadığı coğrafyaya ve topluma da yabancı. Kitabın başından sonuna kahramanın umursamazlığı artıyor. Ben bir noktada adamı sarsıp "kendine gel öleceksin hala bana ne diyorsun" demek istemiştim. Bu umursamazlığının bir nedeni de kendine de yabancı olması olabilir. Bir yabancının, tanımadığımız birinin ölümü felaketi bizi pek etkilemez. Onun gibi giderek kendinden de soyutlanıyor kahraman ve kendi felaketini bile önemsemiyor.

    Tüm bunlar yazarın içinde bulunduğu dönemin getirdiği şeyler tabi. İnsan iki dünya savaşı görüp o kadar acı ve felakete şahit olunca yaşamanın çok eziyetli hatta katlanmaya değmez bir şey olduğunu düşünüp bir süre sonra kendisi dahil herkese yabancılaşabilir, hissizleşebilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısın, kitabı okurken hesaba katılması gereken şeyler bunlar; kahramanın da Cezayir'de bir yabancı olması, yazarın iki dünya savaşı görmüş olması. Kitabın başlarında kahramanın hayatın anlamsızlığı ile ilgili söyledikleri doğrusu başta eleştirel bakmaya itti beni, bunun bir eleştiri olacağını düşünmedim, ama dediğim gibi kitapla ilgili görüşleri okumak daha iyi anlamamı sağladı. Bu güzel yorumun ve anlatımın için çok teşekkür ederim, sevgiler:)

      Sil
  3. Camus'un Veba'sını bende okumuş ve çok etkisinde kalmıştım Eren. Bu kitabını ablam almış ve uzun süre direndikten sonra okumuştu, ben halen okumadım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslıcım ben de bu kitabı okuduğumda yazar bu kadar farklı iki kitabı nasıl yazmış diye düşünmüştüm, okuduktan sonra yorumunu beklerim:)

      Sil
  4. Sürekli alınacaklar listesinde olan fakat Tully'de de olduğu gibi diğer kitaplar alınırken ertelenen bir kitap. Eğlenceli bir kitap olmadığı kesin ama okumazsam da rahat etmeyeceğim, geniş zamanlar ayırabileceğim, üstüne düşünebileceğim, bir sıra okusam daha iyi olacak heralde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Beyaz kitaplık, doğrusu benim de hep aklımda olan bir kitaptı ama bende tesadüfen bir sahafta görüp almıştım, nedense yeni kitap alırken alasım gelmemişti, sevgiler:)

      Sil
  5. Sevgili kitap eylemcisi, ben de bazı kitapları bir süre sonra yeniden okumayı seviyorum, hele bu tarz kitaplarda önceden düşündüklerimden çok başka şeyler düşünebiliyorum, sevgiler:)

    YanıtlaSil
  6. ertelenme durumu bende de mevcut ne yazık :( aslında hep görürüm okunması gereken kitaplar arasında hemen notumu alıyorum Erencim keyifli okumalar .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Goncacım, bazen bazı kitaplar pek çekici gelmediği için önceliği hep çekici olanlara veriyoruz galiba:) yorumun için teşekkür ederim, sevgiler:)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...